Kırmızı başlıklı kızın hikayesini
bilirsiniz. Annesi ,hasta olan anneannesi için hazırladığı bir yiyecek sepetini
götürmesi için, kırmızı başlıklı kıza
verir. Kız güle oynaya ormandaki anneannesinin evine doğru yola çıkar . Biraz
sonra hain kurtla karşılaşacak, sıcacık samimi bir sohbetle ondan ayrılacak ve
sonunda eve ulaştığında anneannesini
yutan kurda kendisi de yem olacaktır. Ama hikaye oradan geçen bir avcının,
kurt un, karnını yararak anneannesini ve kendisini kurtarması ile son
bulacaktır.
Henüz sekiz dokuz yaşlarındayken ,Ankara'da
,anneanneme , annemin hazırladığı yiyecekleri götürürken , bu hikayeyi sıklıkta hatırlardım. Benim ormanım,
kaldırımlarda açan beyaz çiçekli akasyalar olurdu. O yaşlarda kurda benzetmek
için bir kahraman yaratmamıştım. Mutlu mesut anneanneme ulaşmak ve güzel
yiyecekleri ona vermek , bir avcı olmadan sağ salim evime dönmekle biterdi
benim hikayem.
Orta okulda iken edebiyat öğretmenimiz bir kompozisyon yarışması için bir hikaye
yazmamızı istemişti. O sırada yazları gittiğimiz Akçakoca 'da tanıdığım Şaban Kaptanın,
hayalimde biçimlenen hikayesini yazmıştım . Sayfalarca , akıcı bir hikayeyi ,nasıl
yazdığıma hem ben, hem de öğretmenim şaşırmış, bu hikayeyi beğenerek yarışmaya
göndermişti. Hikayem orada da beğenilmiş ve sergilenmişti. Bu olaydan sonra her
fırsatta yazmaya başladım. Hissettiğim
duygularımı, düşüncelerimi ,hayallerimi , düşlerimi yazmaya başladım.
Mimarlık mesleğini icra ederken bu yazma
zevkimi araştırmalar ,mimari raporlar
yazarak devam ettirdim. Bu web sitesini hazırlarken amacım yaptıklarımı
ve yapacaklarımı , kaydetmekti. Belki insan oğlunun
yok olmaya verdiği tepki, bana da bulaşmış bir direnç yaratmıştı .Zira söz uçar yazı kalır. . Bu nedenle bu yönümü de paylaşarak çoğaltmak istedim.
Umarım hayalimdekileri aktarmak için enerjim yeter ve kalıcı eserler üretebilirim